MEVLİD KANDİLİ , ONU ANMAK VE ANLAMAK

Prof. Dr. Mehmet Görmez 2023-07-28

MEVLİD KANDİLİ , ONU ANMAK VE ANLAMAK

O’nu anmak ve anlamak* Bizleri yoktan var eden, bizlere her türlü nimeti bahşeden Yüce Rabbimize sonsuz hamd ü senalar olsun! Bugün mevlidini kutlamakla müftehir olduğumuz Efendimiz, Rehberimiz Muhammed Mustafa’ya (sas) sonsuz salat ve selam olsun1 Sözlerimin başında mevlidini kutladığımız Efendimiz’i (sas) saygı ve ta’zim ile yâd ediyorum. Salat ü selam, tahiyyat ü ikram, her türlü ihtiram O’na, O’nun âline, ashabına, etbaına olsun! On dört asır önce Efendimiz Muhammed Mustafa (sas) nasıl ki dünyaya geldi ve bütün insanlığı nurlandırdı ve onurlandırdıysa, O’nun mevlidi de bizleri, bütün ülkemizi, bütün âlem-i İslam’ı, bütün insanlığı nurlandırsın ve onurlandırsın. Yüce Rabbimizin şüphesiz biz Müslümanlara en büyük nimeti, tenezzül buyurarak bize Kur’an-ı Hakim’i göndermesidir. Bizleri yoktan var etmiş, varlığından haberdar etmiş, bize akıl nimetini bahşetmiş ancak aklımız duygularımızın esiri olmasın diye ona kılavuz olarak aklımızla birlikte vahyi göndermiştir; yüce Kur’an’ı bizlere göndermiştir. Vahyini bütün insanlığa sayısız yollarla bildirebilirdi. Ancak çok insanî ve çok beşeri bir yöntemi tercih etti. İçimizden en şereflimizi, en değerlimizi, en kıymetlimizi, Efendimizi (sas) Sevgililer Sevgilisini, Muhammed Mustafa’yı (sas) seçti ve Kur’an’ı onunla bütün insanlığa tebliğ etti. Sevgili Peygamberimiz (sas) de Kur’an-ı Kerim’i yaşanan bir hayata dönüştürdü. Öyle bir hayat yaşadı ki Hazreti Aişe’nin ifadesiyle “Canlı bir Kur’an” oldu. Bu sebeple biz Müslümanlar Kur’an’la birlikte Kur’an’ı hayatla buluşturmak için, insanla buluşturmak için O’na muhtacız. Nitekim Kur’an-ı Kerim şöyle buyurur. “Habibim de ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana tabi olun ki, Allah da sizi sevsin.” (Âl-i İmran 3/31). Allah’ı sevmenin yolu, Allah’ın da bize sevmesinin yolu yüce Peygamber’e (sas) tabi olmaktan, O’nun getirdiği hak, hakikat, adalet ve ahlak yolundan ayrılmamaktan geçiyor. Onun için biz Müslümanlar Kur’an’la birlikte sevgili Peygamberimizin hayatını çok iyi bilmek durumundayız. Şimdi, bu kısa zaman içerisinde, Kur’an’ı pratik hayata aktaran o muhteşem hayatı, sevgili Peygamberimizin hayatını ve o hayatın bazı ana başlıklarını birlikte zikredelim, analım ve her birinin sonunda da O’na salat ve selam gönderelim. Önce O’nun kutlu doğumunu, dünyaya babasız dünyaya gelişini, çocukluğunu, altı yaşında annesini kaybedişini, yetim bir çocuk olarak neşv ü nema bulmasını, çocukluğunu, çocuklarla arkadaşlığını, çocuk ağlaması duyduğunda namazı nasıl hızlı kıldığını, çocuk sırtına bindi diye secdesini nasıl uzattığını, çocuğun kuşu öldü diye taziyeye nasıl gittiğini, çocuklara nasıl büyük muamelesi yaptığını, çocuklara nasıl şefkatli ve merhametli davranmamız gerektiğini bugün yeniden hatırlayalım ve O’na salat ve selam gönderelim. 2 Daha sonra kötülüğün egemen olduğu bir toplumda nezih gençliğini, gençlerle ilişkisini, “ideal gençliğin neşeyi, sevinci ve huzuru Rabbine ibadette bulduğunu”, insanoğlunun kıyamet gününde hayatı sorgulandığı zaman gençliğini nerede çürüttüğünün özellikle sorulacağını bugün yeniden hatırlayalım. Mevlid kandili münasebetiyle O’na salat ve selam gönderelim. Gençliği döneminde her türlü haksızlığa nasıl karşı çıktığını, henüz Kur’an, vahiy gelmeden her türlü kötülükle nasıl mücadele ettiğini, bunu daha etkili yapabilmek için “Hilfu-l Fudul” adlı “Erdemliler Topluluğu”na nasıl üye olduğunu ve orada Ebu Cehillerin yaptığı zulümlere karşı neler yaptığını bugün yeniden hatırlayalım ve O’na salat ve selam gönderelim. Yirmi beş yaşında bir delikanlı iken kendisinden on beş yaş büyük Hz. Hatice validemizle hikmet, sevgi, şefkat, dostluk ve arkadaşlık üzerine nasıl bir aile kurduğunu bugün yeniden hatırlayalım. Aileye, kadına verdiği değeri, kadınlarına değer vermeyen toplumların asla âbâd olmayacağını/ olamayacağını, “insanların en hayırlısının eşine en hayırlı olanlar olduğunu” bugün yeniden hatırlayalım. O büyük aileyi, her nikâh duasında örnek gösterdiğimiz o büyük evliliği bugün yeniden hatırlayalım ve O’na salat ve selam gönderelim. Hep birlikte muhayyilemizle Mekke’ye uçalım. Hira’yı, Cebel-i Nur’u hatırlayalım ve bütün insanlığın mukadderatını değiştiren o ilk vahyi, ilk kelimeyi hatırlayalım. Hz. Cebrail’in, Namus-u Ekber’in o bütün ihtişamıyla getirdiği ilk ayetleri... “Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alak”tan yarattı. Oku! Senin Rabbin en cömert olandır. O, kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.” Bu vahyin gelişini, bu vahiy ile insanlığın nasıl onurlandığını tekrar hatırlayalım ve O’na salat ve selam gönderelim. Vahyi insanlığa tebliğ etmek için verdiği hikmetli mücadeleyi, muhasara altına alınışını, Taif ziyaretini, Taif’te taşlandığında “Allah’ım! Bunlar cahiller topluluğu. Bilmiyorlar! Bunlara merhamet eyle!” diye dua edişini hatırlayalım ve O’na salat ve selam gönderelim. Habeşistan hicretlerini, sonra Medine’ye hicretini, hicretten önceki kadınlı-erkekli Akabe buluşmalarını, Yesrib köyünü nasıl Medine şehrine dönüştürdüğünü, orada nasıl bir medeniyetin fışkırdığını tekrar hatırlayalım ve O’na salat ve selam gönderelim. Medine’deki Evs ve Hazrec Kabileleri arasındaki kan davalarını nasıl sona erdirdiğini, Muhacir ve Ensar’ı nasıl kardeş kıldığını, gergef gergef ördüğü ve ilmek ilmek dokuduğu insan ilişkilerini tekrar okuyalım, tekrar hatırlayalım ve O’na salat ve selam gönderelim. Kadınıyla erkeğiyle Medine’yi nasıl bir açık üniversite haline dönüştürdüğünü, cehaletle yaptığı mücadeleyi, ilme verdiği değeri bugün tekrar hatırlayalım ve O’na salat ve selam gönderelim. Her biri bir efsane olan Bedir’i, Uhud’u, Hendek’i, Mute’yi, Tebük’ü hatırlayalım ve savaşta dahi hakka, adalete ve insana verdiği değeri bugün yeniden hatırlayalım ve O’na salat ve selam gönderelim. 3 Yetiştirdiği insanları, Hazreti Ebu Bekir’in sadakatini, Hazreti Ömer’in adaletini, Hazreti Osman’ın hayasını, iffetini, Hazreti Ali’nin ilmini, cesaretini bugün yeniden hatırlayalım. Yetiştirdiği yıldız mesabesindeki insanları hatırlayalım ve O’na salat ve selam gönderelim. Hudeybiye Musahalası’nı, Mekke’nin Fethini, Mekke’nin Fethi günü bütün düşmanlarını nasıl affettiğini hatırlayalım ve O’na salat ve selam gönderelim. Altın harflerle dünya tarihine yazılacak o Veda Hutbesini, Veda Haccını, “Hepiniz Adem’densiniz ve Adem de topraktandır.” diye haykırışını bugün yeniden hatırlayalım ve O’na salat ve selam gönderelim. Ve nihayet hayata veda ederken şahadet parmağını kaldırarak “İle’r-Refikil Ala; En yüce Dost’a gidiyorum.”, “Gözümün nuru namazı unutmayın.” diyerek dünyaya veda edişini hatırlayalım ve O’na salat ve selam gönderelim. Salat ü selam, tahiyyat ü ikram, her türlü ihtiram O’na, O’nun âline ve ashabına olsun! *Mevlid Kandili konuşması, Mimar Sinan Camii, Tari

Anahtar Kelimeler :

Paylaş


Yorum Sayısı : 0